Bruce Willis sönüyor. 70 yaşında, bir zamanlar zahmetsiz çekiciliği ve durdurulamaz enerjisiyle ekranları aydınlatan sevilen aksiyon efsanesi, şimdi frontotemporal demansla yürek burkan bir mücadele veriyor. Dünya çapındaki hayranlar, sinemanın bir dönemini tanımlayan adamın giderek uzaklaştığını kabullenmekte zorlanırken, her güncelleme bir öncekinden daha ağır geliyor.

Haberlere göre eşi Emma Heming, düşünülemez olana şimdiden hazırlanıyor. Yakın zamanda yaptığı bir açıklamada, zamanı geldiğinde “evrak işlerine gömülmek” istemediğini itiraf etti. Bu sözler internette anında yayıldı ve tepkiler sert oldu. Birçok kişi, onu soğuk bir üslupla eleştirdi ve umut için savaşmak yerine kayıplara hazırlanan biri gibi konuştuğunu söyledi. İnternette yankı buldu: “Hâlâ hayatta ve kadın şimdiden plan mı yapıyor?” … “Hangi evraklar? Elini tutması gerekiyor.”

Ardından yeni bir söylenti dalgası geldi: Emma, ​​Bruce’u “çocukları stresten korumak” için ayrı bir eve taşıdı. Bazıları bunu anlamıştı. Diğerleri öfkeliydi ve “çok erken pes ettiğini” söylüyorlardı. Yorum bölümleri inanmazlık, üzüntü ve öfkeyle doluydu: “Bunun olmasını izleyemem,” “Bir aile, gözlerinin önünde yok olan bir efsaneyle nasıl başa çıkar?” “Bu yıkıcı.”

Ve yine de, gürültünün ortasında daha yumuşak bir ses yükseldi. Bruce’un en büyük kızı Rumer Willis, babasının artık onu tanımadığını açıkladı; bu itiraf sosyal medyada kalpleri paramparça etti. Yine de ona sarılmaya, yanında oturmaya, elini tutmaya devam etti. “Sevgimi hissettiğini biliyorum,” diye yazdı. “Kıvılcım hâlâ orada.”

Bruce Willis bugün, kameralarla değil, her biri kendi yolunda, net bir zaman çizelgesi olmayan bir yasla başa çıkmaya çalışan insanlarla çevrili, sessiz ve tenha bir hayat yaşıyor. Duygularla bölünmüş ama sevgiyle birleşmiş bir aile; hepsi yavaş yavaş kaybettikleri adama tutunmaya çalışıyor.

Bruce’un durumu ve ailesinin bu acı dolu dönemi nasıl ele aldığı hakkında ne düşünüyorsunuz?