Anlatıcı Sarah (28), yedi buçuk aylık Mia’nın bekar annesi, kızına mama ve bez alabilmek için eczanede sürekli çift vardiya ve gece vardiyasında çalışıyordu. Mia’nın babası hamileliğini öğrendiğinde onu terk etmiş ve Sarah’ı, annesini (61 yaşında tam zamanlı çocuk bakıcılığı yapıyordu) ve Mia’yı kendi başlarının çaresine bakmak zorunda bırakmıştı. Uzun bir gece vardiyasından sonra bitkin düşen Sarah, Mia’yı isteksizce sarıp, eski ikinci kat dairesinin gerektirdiği bir iş olan, çamaşırlarla dolu ağır bir bez çantayı mahalle çamaşırhanesine taşıdı. Makineyi doldurdu ve temiz bir battaniye bulamayınca, Mia’yı yığından ince, kirli bir battaniyeye sardı; niyeti sadece “bir anlığına gözlerini dinlendirmek”ti.
Sarah panik içinde uyandı ve uykuya daldığını fark etti. Çamaşır makinesi durmuştu, oda sessizdi ve karşısında en şaşırtıcı manzara duruyordu: tüm çamaşırları masanın üzerinde düzgünce katlanmış bir şekilde duruyordu. Uyurken biri onun işlerini yapmıştı. Kullandığı çamaşır makinesini kontrol ettiğinde kaygısı hızla yatıştı. İçeride bol miktarda eşya buldu: bir paket bez, ıslak mendil, iki kutu mama, doldurulmuş bir fil, yumuşak bir polar battaniye ve sadece “Senin ve küçük kızın için. – S.” imzalı katlanmış bir not. Bu basit takdir ve maddi yardım eylemi Sarah’ı derinden etkiledi ve ona orada birinin umurunda olduğunu hatırlattı.

“S”nin gizemi, Sarah bir hafta sonra yine yorucu bir çift vardiyadan eve döndüğünde kapısının önünde yulaf ezmesi, bebek maması ve kraker dolu hasır bir sepet ve yanında aynı düzgün el yazısıyla yazılmış başka bir not bulduğunda daha da derinleşti: “Harika gidiyorsun. Böyle devam et. – S.” Bu sessiz, kişisel cömertlik onu şaşırttı ve paspasın altına kendi notunu bıraktı; gizli yardımcısından kimliğini açıklamasını istedi, böylece ona gerektiği gibi teşekkür edebilecekti. Günlerce cevap gelmeyince Sarah, olup biteni hayal mi ettiğini merak etti.
Sonra bir sabah, Sarah apartmanının kapısının yanında duran bir adam gördü. Adam onu hemen tanıdı ve adını seslendi: “Sarah?” Bu, lise İngilizce dersinde savunduğu sessiz, sık sık alay konusu olan Sean’dı. Sean, annesi Lorraine’in (Sarah’ı çamaşırhanede gören kadın) Sarah’ı tanıdığını ve o sabah gördüğü bitkin annesinden bahsettiğini anlattı. Sean, Sarah’nın yıllar önce kendisine gösterdiği nezaketin -zorbalara karşı dik durup ona önemli olduğunu söylemesinin- onu harekete geçmeye ittiğini itiraf etti. Ona hiçbir şey borçlu olduğunu hissetmiyordu; aksine, Sarah’nın daha önceki iyiliğinin sonunda ona geri döndüğünü kanıtlamak için “o nezaketin karşılığını vermek” istiyordu.

Sean ve Sarah arasında gelişen ilişki, sessiz ve derin bir karşılıklı saygı bağı üzerine kurulu, tamamen platonikti. Sean veya Mia’nın büyükannesinin sevgiyle “S Amca” dediği Sean, sürekli ve güvenilir bir varlık haline geldi, market alışverişi yaptı ve dairedeki eşyaları tamir etti. Aylar sonra, Sarah’nın patronu beklenmedik bir şekilde ona zam ve daha istikrarlı çalışma saatleri teklif ettiğinde, nezaketinin son dalgası kendini gösterdi. Sarah, eczaneyi arayıp onu çalışkan bir çalışan olarak tavsiye ettiğini söyledi. Buzdolabındaki solmuş nota bakan Sarah, Sean’ın geçici bir yardımdan daha fazlasını yaptığını fark etti; Sarah’nın uzun vadeli istikrarını sağlamış ve ona, sessiz ve sabırlı olsa da nezaketin sonunda eve döneceğini hatırlatmıştı.