Her gün kapımda küçük bir kız çocuğu sessizce duruyordu. Neden geldiğini öğrendiğimde yüreğim sızladı.

 Her gün kapımda küçük bir kız çocuğu sessizce duruyordu. Neden geldiğini öğrendiğimde yüreğim sızladı.

İlk başta bunun bir tesadüf olduğunu düşündüm. Bir gün eve dönerken, görüntülü kapı zilimde küçük bir kız gördüm. Kapının hemen yanında duruyordu, zile basmadı, sadece kameraya baktı ve sonra sessizce uzaklaştı.

Ertesi gün – tekrar. Ve tekrar, tekrar. Tam öğle vakti, her gün, saat gibi. Saçları özenle örülmüş, elinde bir oyuncak ayı tutan minik bir figür. Durdu, izledi ve sonra köşeyi dönüp koştu.

Yakınlarda yetişkin yok, araba yok. Sadece o.

Zamanla onun ortaya çıkmasını beklemeye başladım. Aynı zamanda ondan korkmaya başladım. Bir çocuk neden tek başına geliyordu? Ya yardıma ihtiyacı varsa? Ya da sadece oynuyorsa?

Artık dayanamadım. Başka bir videodan sonra polise gittim. Polis memuru videoyu izledi, başını kasvetli bir şekilde salladı ve inceleyeceğine söz verdi. Birkaç gün sonra aradı: “Ailesini bulduk. Konuşmaya katılmak ister misin?”

Kabul ettim.

Genç bir kadın karakola girdi. Kızının her sabah başka birinin evine geldiğini söylediğimizde, aniden kahkaha attı; öyle içtendi ki, şaşkına döndük.

“Özür dilerim,” dedi gözlerini silerek, “bu onun için çok tipik bir şey. Yan sokakta oturuyoruz. Her gün anaokuluna giderken, ‘O kadına merhaba demek istiyorum!’ diyor.”

“Hangi kadın?” Anlamadım.

Kadın gülümsedi.
“Sen. Muhtemelen hatırlamıyorsundur ama geçen yaz scooter’ından düştüğünde ona yardım ettin. Ona bir elma verdin. O zamandan beri sana her gün iyi günler dilemek zorunda olduğunu söylüyor.”

Donakaldım.

Gözlerim doldu. Bunca zamandır en kötüsünden korkmuştum ama meğer çocuk sadece teşekkür etmek istiyormuş.

Çavuş kıkırdadı ve ben de gülümsemeden edemedim.

Şimdi, öğle vakti pencerenin önünden geçerken bazen aynı kızı görüyorum; el sallıyor ve sonra koşarak uzaklaşıyor. Ve her seferinde dünya en azından biraz daha nazik oluyormuş gibi geliyor bana.

Related post