Yüzü, çığır açan bir ameliyatla umutları geri gelene kadar mahvolmuştu!: Fotoğraflara bakın!

Mart 2012’de Richard Norris, Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi’nde şimdiye kadar gerçekleştirilen en kapsamlı yüz nakli operasyonuna girdi. Çenesinden diline, derisine ve kaslarına kadar tüm yüzünü değiştiren, sadece gözlerine ve boğazının arkasına dokunulmayan çığır açıcı 36 saatlik bir işlemdi bu. Donör, trajik bir trafik kazasında hayatını kaybeden 21 yaşındaki Joshua Aversano’ydu. Bu olağanüstü ameliyat, 1997’de geçirdiği bir silahlı kaza sonucu ciddi şekilde şekil bozukluğuna uğrayan Norris’i yıllarca izole bir yaşam sürmeye zorlayan bir olayın ardından gerçekleşti.

Nakil, Richard’ın hayatını hiç hayal bile edemeyeceği şekilde değiştirdi. Bir zamanlar sadece geceleri alışverişe çıkan ve cerrahi maskelerin arkasına saklanan bir münzevi olan Norris, topluma yeniden katılma özgüvenini yeniden kazandı. 2012’de, “İnsanlar eskiden şekil bozukluğum yüzünden bana dik dik bakarlardı. Şimdi ise bana şaşkınlıkla ve geçirdiğim dönüşüme bakabiliyorlar.” dedi. Yeni yüzü, ona özgürce hareket etme, yeniden insani bağ kurma ve yaralarıyla değil, gerçekte olduğu kişiyle görülme olanağı sağladı.

Richard, ameliyat ekibine ve en önemlisi Joshua’nın ailesine sürekli olarak derin minnettarlığını dile getirdi. Bir bağış toplama galasında yaptığı konuşmada, “Teşekkürler Joshua. Bu hayat hediyesi için sana ve ailene her zaman minnettar olacağız.” dedi. Sözleri, bir adamın hem bedenen hem de ruhen yeniden doğmasını sağlayan bağışçı ailesinin derin cömertliğini ve cesaretini yansıtıyor.

 

Nakil işleminin duygusal boyutu, Joshua’nın kız kardeşi Rebekah Aversano ile 60 Dakika Avustralya için çekilen ilk görüşmesinde net bir şekilde ortaya çıktı. Rebekah, Richard’ın yeni yüzüne dokunup dokunamayacağını sorduğunda, Richard hemen kabul etti. Elini alnına koyduğunda, ameliyatın ardındaki olağanüstü insani hikâyeyi yansıtan şu sözleri söyledi: “Bu, büyüdüğüm yüz.”

Richard Norris’in yolculuğu, tıbbi inovasyonun hayat değiştiren gücüne, bağışçı ailelerin cömertliğine ve insan ruhunun direncine bir tanıklık niteliğinde. Hikâyesi tıp dünyasının ötesine geçiyor; umut, yenilenme ve trajedilerden doğabilecek derin bağlarla ilgili; bize hem hayat armağanını vermenin hem de almanın gerektirdiği cesareti hatırlatıyor.

Like this post? Please share to your friends: